Salgınla birlikte kamu alanlarında insanların temasta bulunduğu alanların sterilizasyonu hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Her kurum her işletme ellerinden gelen tüm önlemleri almakta almaya devam etmekte. Öyle görünüyor ki önümüzdeki yıllar bu önlemler alınmaya artarak devam edecek. Bu gün Covid19 için yarın başka bir bakteri yada virüs için. Bura da en önemli konu insanların dünya yaşamının çokta toz pembe olmadığını anlamış olmalarıdır.
Bu yazı da şehir yaşantısının en önemli ve pratik ulaşım makinelerinden yürüyen merdivenlerin hijyeninden bahsedeceğiz. Bir yürüyen merdiven günde 1000 ila 100.000 kişiye hizmet verebilmektedir. Bazı büyük metropol metrolarında bu sayı daha da artmaktadır. 50.000 kişinin 100.000 kişinin aynı merdivenin elbantına temas ettiği düşünüldüğünde yürüyen merdivenlerin bulaş zinciri içinde nasıl bir fonksiyonu olduğu daha net anlaşılacaktır. Günde onlarca kişiyle yüzlerce yüzeyle temas eden insanların günün sonunda yada başında aynı noktaya temas etmesinin sonuçlarının tam olarak fark edilemediğini düşünmekteyim.
Çok azda olsa bu duruma hassasiyetle yaklaşan önemseyen önlem almaya çalışan kurum yönetimleri var olmakla birlikte büyük bir çoğunluğu geleneksel yöntemlerle çözüm üretmeye çalışmaktadır. Diğer yandan yürüyen merdivenlerin dekontaminasyon teknikleri hakkında yeterli bilgi sahibi olunmadığı anlaşılmakta. Siz hangi aralıkla manuel sterilizasyon yaparsanız yapın işlem bittikten sonraki ilk temasta aslında başladığınız noktaya dönüyorsunuz ve bu bazen iki üç saniye sonrası olabiliyor. Bir diğer konu ise bu işlem için yatırım yapılan tekniğin yeterliliği. Örneğin bazı işletmelerin UV-C led ya da UV-C floresan ile sterilizasyon yaptığı iddia edilen sistemleri tercih ettiği görülmekte. İşte tam bu noktada işletmeyi yönetenler ziyaretçilerini belki de farkında olmadan riske sokmaktadırlar. Elbantları saniyede 50/60 cm hızla hareket eden nesnelerdir. Bu hızda hareket eden bir nesnenin ışınla sterilize edilebildiğine inanmak oldukça güç. Bu alanda dünyanın en büyük elektronik şirketlerinden olan güney Kore’li bir şirketin dört yıl önce başlattığı bir proje bulunmaktaydı. Bu teknik gerçekten sonuç alınabilen bir teknik olsaydı şu anda bütün dünyada bu şirketin cihazı kullanılıyor olurdu. Bu sistemi tercih eden yönetimler üreticiden ya da montajcıdan her hangi bir rapor talep ettiler mi? Bununla yetinmeyip sistem uygulandıktan sonra kendileri bir test yaptırdılar mı? Bunlar çok önemli detaylar. Tanıtım reklamlarında “ Yürüyen merdivenlerimizin elbantlarını sterilize ediyoruz çekinmeden kullanabilirsiniz” anonsunda bulunabilmek çok büyük bir sorumluluk. Diğer yandan yatırım maliyetleri özellikle salgın döneminde öyle önemli hale geldi ki bu sistemlerin yatırım maliyetleri gerçekçi mi sanırım bunu kimse sorgulamıyor. Çin pazarında 100/120$ civarında tedarik edilebilen bu sistemlerin 1000/1500$ aralığında fiyatlandığı bilinmekte.
En önemli konuların başında ise bir elbantının en kontamine alanının geniş kesitlerinin değil yan kesitlerinin olduğudur. Virüs bakteri mantar bunların tamamı elbantının yan kesitlerinde daha fazla birikmektedir ve elbantı sterilizasyon işlemi durmaksızın devam eden ve her turda yenilenmesi gereken bir işlemdir.
Umarız tesis yöneticileri bu alana daha fazla odaklanırlar.
Opmerkingen